bele|mek |
<< ETü belē- 1. bulamak, bulaştırmak, çamur veya boya sürmek, 2. kundaklamak |
|
belediye |
~ Ar (umūr) al-baladīya(t) بلدى [nsb.] kent işleri < Ar balad بَلَد [#bld faˁal ] şehir, devlet +īya(t)1 |
|
belen |
<< TTü beleŋ yokuş, dağ <? ETü bél dağ geçidi |
|
beler|mek |
<? TTü bel bel gözlerini aşırı ölçüde açarak |
|
beleş |
~ Ar bilā şayˀ بلا شيء karşılıksız, bedava |
|
belge |
ETü: [ Kaşgarî, Divan-i Lugati't-Türk, 1073] ≈ Moğ belge resmi alamet, damga ~ ETü belgü işaret, alamet < ETü *bel- ? +gU → bil- Not: Dil Devrimi döneminde benimsenen belge biçiminin, 13. yy'a ait bir Moğolca metinden esinlendiği anlaşılıyor. Sonseste %/ü/ > /e/ değişimi Moğolcada tipiktir. Nihai kaynağı Türkçe olan sözcük, TTü normal evrimde belgi veya beli biçimini almalıydı. Benzer sözcükler: belgegeçer, belgelemek, belgelenmek, belgeletmek, belgeli, belgesel, belgeselci, belgi 29.12.2015 |
|
beliğ |
~ Ar balīġ بليغ [#blġ faˁīl sf.] yetkin, belagat sahibi < Ar balaġa بَلَغَ ulaştı, yetişti |
|
belir|mek |
<< ETü belgür- meydana çıkmak, belli olmak < ETü belgü işaret, alamet +(g)Ur- |
|
belirle|mek |
< TTü belir- +lA- |
|
belirti |
< TTü belirt- +I(g) |
|
belit |
< YTü *bel- +Ut |
|