bela |
~ Ar balāˀ بلاء [#blw/bly faˁāl msd.] başa gelen kötülük ve sıkıntı, sınav < Ar balā بَلَا dert ve kötülük yükledi, sınadı ≈ Ar wabala [#wbl] yük veya sorumluluk yükledi |
|
belagat |
~ Ar balāġa(t) بلاغة [#blġ faˁāla(t) msd.] yetkinlik, özellikle söz söyleme yeteneği, retorik < Ar balaġa بَلَغَ ulaştı, yetişti |
|
belboy |
~ İng bellboy otellerde yardımcı eleman, komi § İng bell çan, çıngırak + İng boy oğlan çocuğu |
|
belde |
~ Ar balda(t) بَلْدَة [#bld faˁla(t) mr.] şehir, devlet ≈ Ar balad بََلََد a.a. ~ EYun politeía πολιτεία a.a. < EYun pólis πόλεις müstahkem yer, kent +ia |
|
bele|mek |
<< ETü belē- 1. bulamak, bulaştırmak, çamur veya boya sürmek, 2. kundaklamak |
|
belediye |
YO: daire-i belediye [ Düstur Tertip I.-IV., 1858] ~ Ar (umūr) al-baladīya(t) بلدى [nsb.] kent işleri < Ar balad بَلَد [#bld faˁal ] şehir, devlet +īya(t)1 → belde Not: İlk daire-i belediyye 1854 idare reformuyla İstanbul'da kuruldu. Yeni Osmanlıca sözcük Fr municipalité karşılığı olarak Ar beled sözcüğünden türetildi. Benzer sözcükler: belediye başkanı, belediyecilik, belediyeleşmek 05.04.2019 |
|
belen |
<< TTü beleŋ yokuş, dağ <? ETü bél dağ geçidi |
|
beler|mek |
<? TTü bel bel gözlerini aşırı ölçüde açarak |
|
beleş |
~ Ar bilā şayˀ بلا شيء karşılıksız, bedava |
|
belge |
≈ Moğ belge resmi alamet, damga ~ ETü belgü işaret, alamet < ETü *bel- ? +gU |
|
beliğ |
~ Ar balīġ بليغ [#blġ faˁīl sf.] yetkin, belagat sahibi < Ar balaġa بَلَغَ ulaştı, yetişti |
|