bekçi |
< ETü bek pek, sağlam, muhkem +çI |
|
bekle|mek |
<< ETü bekle- tahkim etmek, korumak < ETü bek sağlam, pek, berk +lA- |
|
beklenti |
< TTü bekle- +(In)tI |
|
bekri |
≈ Fa bakrūy/bakrawī بكروى alkolik |
|
bel1 |
<< ETü bél 1. gövdenin orta bölümü, 2. iki dağ arasındaki alçak yer |
|
bel2 | ||
bel3 |
≈ TTü beler- gözlerini akı görülecek şekilde açmak |
|
bela |
~ Ar balāˀ بلاء [#blw/bly faˁāl msd.] başa gelen kötülük ve sıkıntı, sınav < Ar balā بَلَا dert ve kötülük yükledi, sınadı ≈ Ar wabala [#wbl] yük veya sorumluluk yükledi |
|
belagat |
~ Ar balāġa(t) بلاغة [#blġ faˁāla(t) msd.] yetkinlik, özellikle söz söyleme yeteneği, retorik < Ar balaġa بَلَغَ ulaştı, yetişti |
|
belboy |
~ İng bellboy otellerde yardımcı eleman, komi § İng bell çan, çıngırak + İng boy oğlan çocuğu |
|
belde |
~ Ar balda(t) بَلْدَة [#bld faˁla(t) mr.] şehir, devlet ≈ Ar balad بََلََد a.a. ~ EYun politeía πολιτεία a.a. < EYun pólis πόλεις müstahkem yer, kent +ia |
|