ayyaş |
~ Ar ˁayyāş عيّاش [faˁˁāl mesl.] iyi (bolluk içinde) yaşayan kimse < Ar ˁāşa عَاشَ [#ˁyş] yaşadı, geçindi |
|
ayyuk |
~ Ar ˁayyūḳ عيّوق [#ˁyḳ] keçi yıldızı, Capella, gökyüzünün en yüksek yeri |
|
az |
<< ETü āz çok değil |
|
az|mak |
<< ETü az- yoldan çıkmak, şaşmak |
|
aza |
~ Ar aˁḍāˀ أعضاء [#ˁḍw afˁāl çoğ.] uzuvlar, organlar < Ar ˁuḍw عضو [t.] organ |
|
azade | ||
azal|mak |
<< OTü azal- < TTü az +Al- |
|
azamet |
~ Ar ˁaẓama(t) عَظَمَة [#ˁẓm faˁala(t) msd.] aşırı derecede büyük olma, muazzam olma, yücelik < Ar ˁaẓuma عَظُمَ aşırı büyük idi, muazzam idi |
|
azami |
< Ar aˁẓam أعْظَم [#ˁẓm afˁal kıy.] daha büyük, en büyük < Ar ˁaẓīm عَظيم [sf.] büyük, ulu |
|
azap |
~ Ar ˁaḏāb عذاب [#ˁḏb faˁāl ] acı, eziyet, sıkıntı < Ar ˁaḏaba عذب engel oldu, sıkıntı verdi |
|
azar |
~ Fa/OFa āzār آزار incitme, eziyet, acıtma < OFa āzartan, āzār- (birini) incitmek, acı vermek ≈ Ave ā+ zar- canını sıkmak, üzmek |
|