asap |
~ Ar ˁaṣab عصب [#ˁṣb faˁal ] kas lifi, sinir < Ar ˁaṣaba عصب urgan ördü, sarmaş dolaş etti, sarmaşık gibi içiçe geçti |
|
asar |
~ Ar āṯār آثار [#As̠r afˁāl çoğ.] eserler, izler, belirtiler < Ar aṯar أثر [t.] eser, iz |
|
asayiş |
~ Fa āsāyiş آسايش huzur, esenlik < Fa āsūdan, āsāy- آسودن, آساى dinlenmek, sakin olmak +iş << OFa āsād- a.a. ≈ Ave saē-, āsitō yatmak, dinlenmek < HAvr *ḱei̯- yatmak |
|
asbest |
~ Alm Asbest / İng asbestos ateşten etkilenmeyen bir silikon minerali, amyant ~ EYun ásbestos ἄσβεστος «sönmez», a.a. < EYun a(n)+ sbennýnai, sbest- σβεννύναι sönmek |
|
aseksüel |
~ Fr asexuel / İng asexual cinsiyetsiz < Fr/İng a(n)+ sexuel cinsiyet |
|
asemptot | ||
asena |
~ ETü aşina Göktürk hükümdarlarının hanedan adı ~ Sogd ağşēna/ağsīnag mavi veya yeşil ≈ Saka aşşeina mavi, koyu mavi (Kaynak: BaileyS sf. 26)≈ Ave aχşaēna karanlık, koyu renk < Ave a+ χşaēta ışık, ışıma (Kaynak: Barth sf. 51, 541) |
|
ases |
~ Ar ˁasas عسس [#ˁss] gece bekçisi, devriye < Ar ˁassa عسّ gece (gizlice) dolandı, kol gezdi |
|
asetat |
~ Fr acétate / İng acetate 1. asetik asit tuzlarının genel adı, 2. selüloz asetat bazlı bir tür şeffaf polimer |
|
asetik |
~ Fr acétique sirkeye ait, sirke asidi ☼ (İlk kullanım: 1787 Guyton de Morveau, Fr. kimyacı.) < Lat acetum [pp. n.] sirke +ic° < Lat acescere [den.] ekşimek, keskinleşmek +()t° < Lat acus sivri, keskin +esc- |
|
asetilen |
~ Fr acétylène kimyada bir bileşim ☼ (İlk kullanım: Berthelot, Fr. kimyacı (1823-1907).) < Fr acétique |
|