antika |
~ Fr antique 1. çok eski, kadim (sıfat), 2. eski eser (ad) << Lat antiquus eski < Lat ante önce << HAvr *h₂ent- (*ant-) ön, alın, karşı |
|
antikor |
~ Fr anticorps vücudun zararlı organizmalara karşı ürettiği madde § Fr anti+ karşı + Fr anti+ corps vücut, gövde |
|
antilop |
~ Fr antilope ceylan ~ OLat anthalopus bir efsane yaratığı ~ OYun ánthalops άνθαλοψ a.a. |
|
antimon |
~ Fr antimoine / Alm Antimon bir element ~ OLat antimonium a.a. ~? Ar al-iṯmidun الإثمدن [#s̠md] kurşun sülfat veya antimon, göz sürmesi |
|
antin kuntin |
~ ? |
|
antinomi |
[ Cumhuriyet - gazete, 1936] ~ Fr antinomie / İng antinomy iki yasanın veya iki mantıksal kanıtın birbiriyle çelişmesi ~ Lat antinomia a.a. ~ EYun antinomía ἀντινοµία yasaların çelişmesi 11.09.2018 |
|
antioksidan |
~ Fr antioxydant oksitlenme önleyici < Fr oxydant oksitlleyici < Fr oxyder oksitleme +ent° < Fr oxyde oksit, oksijenle bileşime girmiş |
|
antipati |
~ Fr antipathie «karşı duygu», nefret, sevmeme ~ EYun antipátheia αντιπάθεια a.a. § EYun antí karşı + EYun pásχō, path- πάσχω, παθ- hissetme, acı duyma |
|
antisemit |
~ Fr antisémite / Alm antisemitisch Yahudi düşmanı ☼ (İlk kullanım: 1879 Wilhelm Marr, Alm. gazeteci.) < Fr sémite Sami ırkından olan (Yahudi veya Arap) < EYun Sém σέμ Nuh'un oğlu, Yahudi ve Arap ırklarının atası olduğu söylenen mitolojik şahsiyet ~ İbr şem שם 1. isim, ad, 2. Nuh'un büyük oğlunun adı ≈? İbr şem שם isim |
|
antite |
~ Fr entité varlık, oluşum ~ OLat entitas varoluş, varlık < OLat ens, ent- varolan +itas < Lat esse olmak, varolmak +ent° |
|
antitez |
~ Fr antithèse karşı-tez ~ EYun antíthesis ἀντίθεσις a.a. |
|