antagonist |
~ Fr antagoniste rakip, karşıt, bir şeyin etkisini gideren karşıtı ~ EYun antagōnistḗs ανταγωνιστής birine karşı yarışan, rakip < EYun anti+ agōnistḗs αγωνιστής yarışmacı < EYun agōnízomai αγωνίζομαι yarışmak +ist° < EYun agōn αγών yarışma << HAvr *h₂eǵ- (*aǵ-) harekete geçirmek, sürmek |
|
antant |
~ Fr entente mutabakat < Fr entendre anlamak << Lat intendere yönelmek, ilgilenmek, kulak vermek < Lat in+1 tendere, tens- germek |
|
anten |
~ Fr antenne 1. böcek duyargası, 2. radyo ve benzeri cihaz anteni ~ YLat antenna böcek duyargası ~ Lat antemna/antenna yelken direğinin yatay çıtası |
|
antet |
~ Fr en-tête başlık, mektup kâğıdı başlığı < Fr tête baş << Lat testa 1. topraktan yapılan saksı, kâse, 2. (geç dönem halk dilinde) kafatası, kafa |
|
anti+ |
~ Fr/İng anti+ [bileşik sözcüklerde] karşı, zıt ~ EYun antí αντί bir şeyle yüz yüze, karşı karşıya olma bildiren edat ve fiil öneki << HAvr *h₂ent- (*ant-) ön, yüz, cephe Not: Eski Yunanca bileşiklerde "önce" anlamı ağır basar. Buna karşılık modern Batı dillerinden kaynaklanan türevlerde daima "karşı, karşıt" anlamındadır. • Aynı HAvr kökten Lat ante "ön, önce", Alm ent- "karşıtlık bildiren önek". İng and ve Alm und "ve" bağlacı, esasen "karşı karşıya, karşılıklı" anlamına gelen bir edattan türemiştir. Benzer sözcükler: antarktik, anti balistik misil, anti-Toroslar, antialerjik, antialias, antiasit, antibakteriyel, antidepresan, antifaşist, antihistaminik, antilaik, antimadde, antimikotik, antimilitarizm, antipas, antipod, antipropaganda, antiradar, antisiklon, antispazmodik, antistatik, antitartar, antiterör, antitoksin Bu maddeye gönderenler: antagonist (protagonist), anti-aging, antibiyotik, antidot, antifriz (defrost, dipfriz), antijen, antika, antikor, antinomi, antioksidan, antipati, antisemit, antitez, avan (avangard, avans, avanta, avantaj) 13.07.2015 |
|
anti-aging |
~ İng anti-aging yaşlanmaya karşı < İng age 1. yaş, çağ (isim), 2. yaşlanmak (fiil) +ing |
|
antibiyotik |
~ İng antibiotic «canlı organizmalara karşı», bakterisidlerin genel adı ☼ (İlk kullanım: 1941 Selman Waksman, Amer. biyofizikçi.) < EYun bíos, biot- βίος, βιοτ- can, hayat +ik° |
|
antidot |
~ Fr antidote zehire karşı verilen ilaç, panzehir ~ EYun antídōton αντίδωτον a.a. § EYun antí karşı + EYun dōtos δώτος verilen < EYun dídōmi, do- δίδωμι, δο- vermek |
|
antifriz |
~ İng anti-freeze anti-don, dona engel olan madde § İng anti karşı + İng freeze, froze donmak << Ger *freusan a.a. << HAvr *prews- a.a. |
|
antijen |
~ Fr antigène bir organizmaya girdiğinde antikor oluşumuna neden olan yabancı öge (zehir, mikrop vb.) § Fr anti karşıt + Fr gène doğuran |
|
antika |
~ Fr antique 1. çok eski, kadim (sıfat), 2. eski eser (ad) << Lat antiquus eski < Lat ante önce << HAvr *h₂ent- (*ant-) ön, alın, karşı |
|