akıbet |
~ Ar ˁāḳiba(t) عاقِبة [#ˁḳb fāˁila(t) fa. fem.] bir şeyin sonu, nihayet < Ar ˁaḳaba عَقَبَ izledi, ardından geldi |
|
akıl |
~ Ar ˁaḳl عقل [#ˁḳl faˁl msd.] kontrollü düşünme yeteneği, sağduyu, itidal < Ar ˁaḳala عقل 1. dizginledi, gem vurdu, 2. akıl süzgecinden geçirdi, akıl yürüttü |
|
akıldane |
§ Ar ˁāḳil عاقل akıllı + Fa dānā دانا bilen, bilge, alim < Fa dānistan دانستن bilmek +ā(n) |
|
akın |
<< ETü akın sel < ETü ak- +In |
|
akıntı |
< TTü ak- +(In)tI |
|
akışkan | ||
akide |
~ Ar ˁaḳīda(t) عقيدة [#ˁḳd faˁīlā(t) sf. fem.] 1. katılaşmış şey, 2. aksiyom, prensip < Ar ˁaḳada عقد bağladı, düğümledi, (alçı) dondurdu, (bal) katılaştırdı |
|
akif |
~ Ar ˁākif عاكف [#ˁkf fāˁil fa.] adayan < Ar ˁakafa عكف adadı, kendini verdi, meşgul oldu, müptela oldu |
|
akifer |
~ İng aquifer jeolojide su kaynağı § Lat aqua su + Lat ferre taşımak |
|
akik |
~ Ar ˁaḳīḳ عقيق [#ˁḳḳ faˁīl sf.] 1. yarık, 2. bir tür değerli taş, agat ~ Aram ˁaḳīḳ עקיק bir tür değerli taş |
|
akil |
~ Ar ˁāḳil عاقل [#ˁḳl fāˁil fa.] akıllı, rasyonel < Ar ˁaḳala عقل akıl yürüttü |
|