aşar |
~ Ar aˁşār أعشار [#ˁşr afˁāl çoğ.] ondalıklar, ondalık vergisi < Ar ˁuşr عشر [t.] onda bir ≈ Ar ˁaşara عشر on |
|
aşı1 |
<< ETü āş yama, eklenti, onarım ≈? ETü aş- geçmek |
|
aşı2 |
<< ETü aşu kızıl toprak boya, rubrica |
|
aşık1 |
~ Ar ˁāşiḳ عاشق [#ˁşḳ fāˁil fa.] aşka kapılmış olan < Ar ˁaşiḳa عَشِقَ aşık oldu |
|
aşık2 |
<< ETü aşuk topuğun iki yanındaki çıkıntılı kemik < ETü aş- geçmek, çıkmak +Uk |
|
aşın|mak |
ETü: [ Kaşgarî, Divan-i Lugati't-Türk, 1073] << ETü aşġın- aşınmak, sürtünerek eskimek < ETü aşuk topuk (ayak izi?) +In- < ETü aş- geçmek (yürümek?) +Uk → aş- Not: Aş- fiilinden dolaysız olarak türetilmesi anlam bakımından problemlidir. Benzer sözcükler: aşındırmak 29.12.2015 |
|
aşır|mak |
<< ETü aşur- öte yana geçirmek < ETü aş- +(g)Ur- |
|
aşırı |
<< ETü aşru 1. öte, 2. çok, son derece < ETü aşur- öte yana geçirmek +(g)ArU |
|
aşıt |
<< TTü aşut geçit < TTü aş- +Ut |
|
aşifte |
~ Fa āşufte آشفته [pp.] aklını oynatmış, deli < Fa āşuftan, aşūb آشفتن, أشوب oynamak, kıpırdamak +a < Ave χşufan a.a. << HAvr *ksewbʰ- sallanmak, oynama |
|
aşikâr |
~ Fa āşikār/āşkār آشكار bilinen, belli, belirgin << OFa āşkārak a.a. (≈ Ave āviş-kāra- belli kılmak < Ave āviş belli, bilinen ) << HAvr *aw-is- < HAvr *h₂ew- (*aw-) duymak |
|