ılıman |
<< TTü liman |
|
ılımlı |
< TTü ılıman +Im |
|
ımızgan|mak |
< onom ımız/ımır mırıldanma sesi +(g)An- |
|
ırak |
<< ETü ırak uzak < ETü *ırġak < ETü ırġa- yerinden oynatmak +Uk |
|
ırgala|mak |
< ETü ırġa- yerinden oynatmak, depretmek +lA- < ETü *ırıġ ayrı, uzak +(g)A- < ETü ır-/yır- ayırmak, uzaklaştırmak +I(g) |
|
ırgat | ||
ırk |
~ Ar ˁirḳ عرق [#ˁrḳ fiˁl ] 1. damar, sinir, 2. bitki kökü, 3. köken, soy, asıl |
|
ırla|mak |
<< ETü ırla-/yırla- şarkı söylemek < ETü ır/yır şarkı +lA- |
|
ırmak |
<< OTü ırmak dere, vadi < ETü ır-/yır- yarmak, ayırmak +(A)mAk |
|
ırz |
~ Ar ˁirḍ عرض [#ˁrḍ fiˁl ] şeref, saygınlık, 'ona sahip olan kişileri diğer insanlardan ayıran bölme' < Ar ˁaraḍa عَرَضَ yolunu kesti, önüne çıktı, engel oldu |
|
ısı |
<< ETü isig sıcak < ETü isi- ısıtmak +I(g) |
|