ılık |
< ETü/TTü ılı- +Uk |
|
ılıman |
<< TTü liman |
|
ılımlı |
< TTü ılıman +Im |
|
ımızgan|mak |
< onom ımız/ımır mırıldanma sesi +(g)An- |
|
ırak |
<< ETü ırak uzak < ETü *ırġak < ETü ırġa- yerinden oynatmak +Uk |
|
ırgala|mak |
ETü: ırgamak [ Kaşgarî, Divan-i Lugati't-Türk, 1073] < ETü ırġa- yerinden oynatmak, depretmek +lA- < ETü *ırıġ ayrı, uzak +(g)A- < ETü ır-/yır- ayırmak, uzaklaştırmak +I(g) Not: Sürekli ve kararsız devinim bildiren TTü +AlA- ekiyle. Benzer sözcükler: ırgamak, ırgalanmak Bu maddeye gönderenler: ırak 29.07.2015 |
|
ırgat |
~ Yun ergátis εργάτης işçi, özellikle toprak işçisi << EYun ergátēs εργάτης a.a. < EYun ergázomai εργάζομαι çalışmak +(t)° |
|
ırk |
~ Ar ˁirḳ عرق [#ˁrḳ fiˁl ] 1. damar, sinir, 2. bitki kökü, 3. köken, soy, asıl |
|
ırla|mak |
<< ETü ırla-/yırla- şarkı söylemek < ETü ır/yır şarkı +lA- |
|
ırmak |
<< OTü ırmak dere, vadi < ETü ır-/yır- yarmak, ayırmak +(A)mAk |
|
ırz |
~ Ar ˁirḍ عرض [#ˁrḍ fiˁl ] şeref, saygınlık, 'ona sahip olan kişileri diğer insanlardan ayıran bölme' < Ar ˁaraḍa عَرَضَ yolunu kesti, önüne çıktı, engel oldu |
|