tatarcık |
< öz Tatar Türk veya Moğol asıllı bir göçebe halk +çUk |
|
tatava |
~ ? |
|
tatbik |
~ Ar taṭbīḳ تطبيق [#ṭbḳ tafˁīl II msd.] kapak gibi örtme, örtüştürme, uygulama < Ar ṭibḳ طبق tencere kapağı |
|
tatil |
~ Ar taˁṭīl تعطيل [#ˁṭl tafˁīl II msd.] atıl etme, başıboş bırakma, ihmal etme, salma < Ar ˁaṭala عطل hareketsiz veya başıboş idi |
|
tatmin |
< Ar iṭminān إطمنان [#ṭmn ifˁilāl XI msd.] dinme, sakinleşme, rahatlama |
|
tattoo |
[ Hürriyet - gazete, 1998] ~ İng tattoo dövme ☼ (İlk kullanım: 1769 James Cook, İng. kâşif.) ~ Tahiti tatau Not: Polinezya yerli dillerinden. 04.01.2016 |
|
tatula |
~ Fa tatula تاتوله zehirli ve dekoratif bir bitki, datura ~ Hind dhatūra a.a. |
|
taun |
~ Ar ṭāˁūn طاعون [#ṭˁn] veba, veba kabarcığı < Ar ṭaˁana طعن mızrak veya kılıçla deldi, sançtı |
|
tav1 |
~ Ar ṭawˁ طَوْع [#ṭwˁ faˁl msd.] 1. boyun eğme, itaat etme, rıza, 2. muti, itaat eden, boyun eğen < Ar tāˁa طَاعَ boyun eğdi, razı oldu |
|
tav2 |
~ Fa tāb/tāw تاب/تاو 1. ısı, sıcaklık, kızgınlık, 2. (mec.) güç, takat << OFa tāb/tabişn a.a. ≈ Ave tāpayeiti ısıtmak, kızartmak ≈ Sans tápati a.a. << HAvr *tep- sıcak olmak, ısınmak |
|
tava |
~ Fa tāba/tāwa تابه/تاوه pişirme kabı, tava, tepsi << OFa tābak a.a. |
|