kebap |
~ Ar kabāb كباب [#kbb faˁāl msd.] kızartma, kızartılmış et ~ Aram kəbab, kebəbā כבבא a.a. (≈ Akad kabābu kızartmak, yakmak ) |
|
kebir |
~ Ar kabīr كَبِير [#kbr faˁīl sf.] büyük ≈ Ar kabura/kabira كَبُِرَ büyük idi, büyüdü ≈ Aram gəbar גבר güçlü ve üstün olmak, yücelmek ≈ Akad gabru güçlü, üstün |
|
keçe |
<< ETü-O keçe ıslatılarak dövülmüş yün |
|
keçi |
≈ ETü eçkü keçi |
|
keçiboynuzu |
|
|
keder |
[ Hoca Sa'deddin Ef., Tacü't-Tevârih, 1574] ~ Ar kadar كدر [#kdr faˁal ] sıkıntı, bunalma Benzer sözcükler: kederlenmek, kederli Bu maddeye gönderenler: keyfe keder, tekdir 22.12.2014 |
|
kedi |
≈ OYun kátos/káta κάτος/κάτα kedi ≈ OLat cattus/catta a.a. |
|
keenlemyekün |
~ Ar ka-an lam yakun sanki yok gibi, yok hükmünde § Ar ka-an sanki, gibi + Ar lam değil + Ar yakun var |
|
kef |
~ Fa/OFa kaf كف köpük ≈ Ave kafa- a.a. ≈ Sans kapha कफ a.a. |
|
kefal |
~ Yun/EYun képhalos bir tür balık, mugil cephalus < Yun/EYun kephalḗ κεφαλή kafa, baş |
|
kefalet |
~ Ar kafāla(t) كفالة [#kfl faˁāla(t) msd.] kefil olma, garanti, güvence < Ar kafala كفل kefil oldu, garanti etti, güvence verdi |
|